Yerel malzemelerle tasarlanan duvar ve ardındaki toprağa gömülü konut birimleri, Avustralya’ya özgü kırmızı kilden oluşan topoğrafyanın bir parçası haline geliyor. Yapı, hasat zamanı bölgeye yerleşen mevsimlik işçilerin barınma ihtiyacını karşılıyor. Duvar, demir iyonları bakımında zengin toprak ve nehir yatağından çıkarılan çakıl taşlarından oluşturulmuş. 230 metre uzunluğundaki duvar zikzaklar çizerek 12 ayrı konut biriminin girişlerini ve bahçelerini tanımlıyor. Birbirinden ayrılan girişler, konut sakinleri için mahremiyet sağlıyor.
İç mekan tasarımını Sarah Foletta’nın gerçekleştirdiği konut birimlerinin girişlerinde tasarlanan Corten çeliğinden saçaklar gölgelemeyi sağlarken yapıların toprakla kaplı çatısı doğal iklimlendirmeyle serin iç mekanlar oluşturuyor.
Yapıyı örten yapay topoğrafya üzerindeki şapelse işçilerin müşterek alanı olarak kurgulanmış. İç mekana doğal aydınlatma sağlamak üzere tasarlanan ışıklıkla birlikte şapelin çatısı, mimari malzemede devamlılığı sağlamak için Corten levhalarla tasarlanmış. Corten ve sıkıştırılmış toprak, kırmızı kille birlikte yerel peyzajı devam ettiriyor.
Toprak, yapının ana malzemesi olarak kullanılması Avustralya mimarisinin metal ve cam ağırlıklı tasarımlarına yeni bir yaklaşım kazandırılıyor. İşçi konutları, yapay unsurların doğayla kurduğu iletişimle, sürdürülebilirlik ilkelerinin akılcı bir yöntemle uygulanmasıyla ve insani değerleri ön plana alan anlayışıyla Avustralya Mimarlık Enstitüsü’nün mimarlık ödülünün sahibi olmuş.
Ofis yapılarından kütüphanelere, konutlardan fabrika yapılarına kadar çeşitli ölçeklerde projeler gerçekleştiren yerel mimarlık ofisi Luigi Rosselli Architects, tasarımın her zaman kullanıcılara iyi mekanlar sunabilme arayışıyla ortaya konması gerektiğini vurguluyor. Araziyle bütünleşen duvarsa ofisin doğaya ve insana saygılı tasarım anlayışını yansıtıyor.
Fotoğraflar: © Edward Birch
