Sinan Kafadar, 1964 yılında İstanbul’da doğdu. 1986 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden mezun oldu. Mimarlık kariyerine İstanbul’da başlayan Kafadar, çalışmalarına Londra, Montreal ve Roma’da çeşitli mimarlık ofislerinde devam etti. 1990 yılında ortak olarak Metex Design Group’a katıldı. Turizm yapıları tasarımı ile başlayan çalışmaları yurt içi ve yurt dışı otel projeleri ile sürerken Sinan Kafadar; alışveriş merkezleri, konut projeleri ve eğitim yapıları ile ofis binaları konusundaki mimari ve iç mimari projeler üretmeye devam etmektedir.
Celal Abdi Güzer: İstanbul’un hem dönüşümünü hem de bugün geldiği noktayı nasıl okuyorsunuz?
Sinan Kafadar: Hızla devam etmekte olan şehirleşme ölçeğini hepimiz hissediyoruz ve şehir, ulaşımı da beraberinde getirecek şekilde çok genişliyor. Genişlediği takdirde de, aslında değerli tarım ya da orman arazilerine saldırıda bulunuyor. Başka bir şekilde daha büyük yatırımcılarla -tekil bina değil, büyümeye çalışan şehir- daha büyük parsellere göz koyuyor. O da Silivri tarafında olduğu gibi ya da Gebze tarafında olduğu gibi eski tarım arazilerinin dönüştürülmesi oluyor. O zaman da başka bir çıkmazla karşı karşıya kalıyoruz; şehrin yakın planında tarım arazilerinin olmaması, onları yitirmemiz veya tarım arazisi olarak değeri neredeyse hiçken birdenbire -şehir, masumane iki katlı villalar şeklinde büyümediği için- şehirden elli km uzakta elli dönümlük bir arazide 10-15 katlı yeni yapılar görmemiz.
Böylelikle şehir büyürken nüfusu da uzaklara çekmeye başlıyor ve bu da artan bir ulaşım sıkıntısı getiriyor.