Şehrin merkezinde gizlenmiş olan bu konut binası, savaşta zarar görmüş bir “ahır-evin” kalıntıları üzerine, 1960’lar ile 1980’ler arasında, etrafta bulunup geri dönüştürülen yapı malzemeleri kullanılarak inşa edilmiş.
Ortaya çıkan yapı, kademeli ve yaratıcı bir yeniden inşa sürecinin sonucu olarak kot farklılıkları, bölünmüş katlar ve çeşitli düzenlere sahip odalarla büyüleyici bir mekânsal çeşitlilik sunuyor. Müdahale, ahır-evin benzersiz evrimini vurgulayarak orijinal yapısını güçlendirirken, zengin tarihine modern ve taze bir katman ekliyor.
Cepheler ve bahçe büyük ölçüde korunarak ek bitkilerle zarif bir şekilde zenginleştirilmiş, çağdaş heykeller ve farklı tasarım ürünleriyle tamamlanarak çarpıcı kontrastlar yaratılmış. Bulunan ve özenle seçilen objelerin harmanlanması konsepti, iç mekâna da doğal bir şekilde taşınarak tasarımı dinamik bir kentsel-kültürel yaşam deneyimine dönüştürmüş.
Bu yeni ev, kendine özgü ve kişisel bir konut olarak öne çıkarken, mekâna ait olma hissini güçlendiren zengin ve çeşitli bir oda dizisi de sunuyor.
Fotoğraf: Frank Sperling
