Arama yaptığınız metin en az 3 karakter olmalıdır.
Örnek: Modernizm, Söyleşi, Mimarlar Konuşuyor

Mimarlar Konuşuyor’un Konukları Nevzat Sayın ve Aydan Volkan

Kalebodur sponsorluğunda düzenlenen Mimarlar Konuşuyor dizisine bu ay Nevzat Sayın ve Aydan Volkan konuk olarak Abdi Güzer’in sorularını yanıtladı. Söyleşilerin özetini bu yazıda okuyabilirsiniz.

Nevzat Sayın Söyleşisi

Abdi Güzer: Büro örgütlenmesi, yapılan işler ve ilişkiler açısından geleneksel hale gelmiş üretim süreçlerinin biraz dışında bir profili temsil ettiğin için ilgiyle izleniyorsun. Seni bu ortam içinde ayrıcalıklı olarak temsil eden nedir?

Nevzat Sayın: Bu bir ayrıcalık mı bilmiyorum ama Akdeniz’liyim. Aslında bunun Anadolu olduğunu söylerdim eskiden. Coğrafi verilerin içerisinde huzura eren, verileri toparlayıp bir şeyler yapmaya çalışan birisiyim. İlgimi çeken ve benim olduğunu düşündüğüm birçok şey buradan geliyor. Dünyanın öbür ucundaki şeylerle de ilgileniyorum ama onlar benim değil. Bunları arayıp peşlerinden gidiyorum, onlara benzemek istiyorum. Bu benzemeler doğrudan ya da dolaylı olabilir. Arkadaşlarımla, iş arkadaşlarımla, staj yapan öğrencilerle, okuldaki &oumouml;ğrencilerimle ilişkilerim de bu çerçevede anlaşılabilir. Bulduklarını almak değil, anlamak hatta daha iyilerine teslim olmak için baktığında müthiş bir yer çıkıyor karşına.

Abdi Güzer: Teslim olmak kavramı nedir?

Nevzat Sayın: Modernist öğretide zorlamak neredeyse işin geleneğidir. Doğal olmayan şeyle uğraşmak, biraz inadına yapmak, sert belirli geometrilerde çalışmak gibi.

Abdi Güzer: Kendi gücünü ortaya koymak gibi.

Nevzat Sayın: Evet. Hatta Atina Şartnamesi renklere, çatının biçimine kadar tanımlar. Bu aslında mimarın her şeyi hizaya sokma çabası. Çok da anlamlı çünkü öğrenme süreci içerisinde birçok şey yerine oturuyor. Fakat zaman geçince 60 yaşında biri olarak, pek öyle değilmiş diyorum. Gerçek gördüğün, anlamlı, derin ve kalıcı bir şey arasında onu anlamaya, anlatmaya çalışmak.

Abdi Güzer: İstanbul’daki dönüşüm süreçlerinin içinde misin?

Nevzat Sayın: Olmamak için elimden geleni yaptım. Şimdi içindeyim. Balat’ta bir proje geldi çok riskli.

Abdi Güzer: Nedir risk?

Nevzat Sayın: Risk, sadece kar elde etmeye programlanmış şehrin önemli noktasındaki bir işi, kazancı azaltmadan mimarlığın niteliğini yükseltecek bir yol bulmak. Önce hayır diyen sivil toplum örgütleriyle konuştuk projeyi. Buradaki projeleri mahkeme yoluyla durdurulmuş olan mimarlarla, Fatih Belediyesi’yle, yatırımcısıyla, kat karşılığı sözleşme yaptıkları insanlarla konuştuk. Yatırımcı Çalık Grubu’ndan Up İnşaat ve Tarlabaşı’nda kötü bir sınav verdi. Bunun yapılabilir bir şey olduğuna ikna olduk ve bir model geliştirdik. Bayağı direnişle karşılaştı işverenimiz ama herkesin memnun olabileceği bir sonuca geliyor. Böyle projeleri ben iki aşamayla alıyorum. İlk basamak fikir projesi. Fikir projesi kabul edilmiş, onaylanmış olsa bile, benim vazgeçme şansım var. Mesela İzmir Şaraphane, Balat, İstanbul Fenerbahçe’deki Rakı Fabrikası’nın yerine yapacağımız bina riskli yapılar. Önüne araştırma dosyasıyla birlikte de gelmediği için, fikir projesi süreci araştırman oluyor. Sonunda bunun yanlış olduğuna da hükmedebilirsin ve geri dönme ihtimalin olur. Sözleşmelerimizi iki kademeli yapıyoruz. Bunların dışında TEM’in üzerinde bir ikinci el otomobil satış yeri olacak, 120 bin metrekare, benim pek yapmadığım şeylerden. Santral İstanbul&rsrsquo;da yeni bitirdiğim iki tane eski kazan dairesinden yaptığım proje var. Yine de büroyu büyütmek gibi bir çabamız yok. Birbirimizin dilini bildiğimiz için, daha önce bizimle çalışmış kendi işlerini kurmuş kişilerin ofisleri ile birlikte çalışarak bunu çözüyoruz.

Tamamını dinlemek için tıklayın.

Aydan Volkan Söyleşisi

Abdi Güzer: Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor dizisinde bugün Aydan Volkan’la beraberiz. Farklı konumlarda ve ölçeklerde, iç mekandan kentsel tasarıma yoğun bir çalışmanız var. Böyle bir yoğunlukla nasıl mücadele ediyorsunuz?

Aydan Volkan: Yoğunluk proje sayısının fazla olmasından kaynaklanıyor. İşlevler bazında ise her işlev mimar için yeni bir heyecan, her sektör farklı ve enteresan konulara girmemizi sağladı. Hepsinde önemli olan şey ne sıklıkta ve ne büyüklükte geldikleri.

Abdi Güzer: Büroda ne kadar süre kaldıkları...

Aydan Volkan: 20 yıllık deneyimimde hiçbir zaman sözleşmelerdeki taahhüt edilen zamanlamaya uyulabildiğini görmedim. Süre, hep ikiye katlandı. Bu, işverenin isteklerinin net olmamasından kaynaklanıyor. İşveren ne istediğini biliyorsa, projenin yapılacağı yerin kuralları belliyse proje başlar ve öngörülen süreçte biter.

Abdi Güzer: Ama Türkiye’ye özgü bir durum da var. İşverenler proje sürelerinin çok kısa olabileceğine inanıyor. Birçok mimarlık bürosu belediye onayı ölçeğinde projeyi bırakıyor. Biraz daha kurumsal ve büyük ofislerde ise projenin detayları çiziliyor, malzemelere karar veriliyor.

Aydan Volkan: Kreatif olarak hep iddialı olduğumuz ve hiç değiştirmek istemediğimiz konu yaptığımız işin sonuna kadar sahibi olmak. Projenin toprak parçasından süpürgelik detayına kadar o işin içinde olmak isterim. Kağıtta tasarladığınız bir şeyin hayata geçtiği zamanki karşılığıyla bire bir örtüşmesini istiyoruz. Ağırlıklı olarak bunu yapabiliyoruz. O yüzden sekiz ayda öngörülen işler on altı ayda bitiyor. İnşaat süresinde işveren bizi istemese de biz oradayız. Mülkiyet olarak bina işverene ait olabilir, ancak tasarım olarak bizim projemiz. Sonuna kadar orada olmak zorundayız. Her gün onun önünden geçerken, tasarladığım gibi hayal ettiğim gibi onu görmek istiyorum.

Abdi Güzer: Geçerken görmek istemediğin binalar var mı?

Aydan Volkan: 20 yıl içinde keşke vazgeçmeseydim, bütün o gördüğüm olumsuz tavırlara rağmen yine mücadele etseydim dediğim bir iki proje vardır.

Abdi Güzer:. Gerçekten her mimarın yaşamında kontrolünden çıkan yapılar olabilir. Her gün önünden geçmek istediğin, bizi temsil ediyor dediğin yapı var mı?

Aydan Volkan: Bu aralar medyada da duyulan Piri Reis Üniversitesi var. İşverenlerime teşekkür ediyorum. Biz tasarım olarak ne kadar iyi argümanlar oluştursak da bir işveren o tasarımın arkasında durmalı. Mimarı sahiplenmek değil bu. Piri Reis öyle bir süreç oldu. İşverenle masada hep birlikteydik.

Abdi Güzer: Tüm yerleşkeyi siz mi tasarladınız?

Aydan Volkan: Evet. Bu bir denizcilik üniversitesi. Türkiye’deki ya da dünyadaki sayıları çok az olan üniversitelerden biri.

Abdi Güzer: Siz daha önce denizcilik yüksekokulu mu yapmıştınız?

Aydan Volkan: Denizcilik meslek lisesi tasarladık. Ama hayata geçmedi. 2004’te başladı denizcilik bazlı eğitim yapısı tasarlama sürecimiz. Herhangi bir eğitim yapısıyla karşılaştırılacak gibi değil, teknolojisi çok fazla, hiç bilmediğimiz laboratuvarlar var. Projeyi tasarlamadan önce denizcilik üniversitelerinden dünyadaki altı tanesini gezdik. İlginç bir süreçti. Piri Reis benim her gün önünden geçmekten keyif alacağım yapı oldu.

Tamamını dinlemek için tıklayın.

Bu Ayın Bülteninden

a98a499ead525e0ac4be8afd46a0d5ed
Referans

Tarihle Bütünleşen Kampüs

Erginoğlu & Çalışlar’ın tasarladığı ve Kalebodur ürünleri kullanılan TAC SEV Kozacıoğlu Kampüsü, mevcut Tarsus Amerikan Koleji’nin (TAC) karşı parselindeki eski bir çırçır fabrikası alanında konumlanıyor.

İncele Angle Right