Arama yaptığınız metin en az 3 karakter olmalıdır.
Örnek: Modernizm, Söyleşi, Mimarlar Konuşuyor

Kalebodur Mimarlara Bülten’de bu ay Dicle Hökenek Architecture’ın kurucusu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Güzin Öztok: Mimarlık, iç mimarlık ve ürün tasarımı arasında geçiş yapan işleri bir arada ele almak nasıl bir süreç?

Dicle Hökenek: Birbirinden bağımsız değerlendirmek ne kadar doğru bilemiyorum. Her birinin eğitim ve uygulama alanı farklı görünse de temelinde birbiriyle doğrudan ilişkili tasarım alanları olarak düşünmekte fayda var diye düşünüyorum. Tasarım, tasarımcı tanımları daha doğru. Benim hikayem ise şöyle, mezun olduktan sonra 2006’da DBArchitects’te çalışmaya başladım. O dönemde ofisin kadrosu tamamen değişmişti, yeni bir yapılanmaya doğru gidiliyordu. Ofisle beraber ben de mimarlık ortamında var olmaya çalışıyordum. Bünyamin Derman ve Dilek Topuz Derman ile altı sene çalışıp ofis şemasında proje yürütücülüğüne kadar gelmiştim. İlk zamanlar, çok sayıda avan proje ve konsept proje üretim süreçlerinde yer aldım. Aradan iki sene geçtikten sonra ise artık mimarlığın uygulama alanıyla ilgilenmek istedim ve davetli bir yarışmanın sürecine dahil oldum. Ekibe dahil olduktan sonra kesin proje ve uygulama projesi aşamalarında yapının tüm detaylarını irdelediğimiz bir süreçte proje yürütücüsü olarak yer aldım. Bu benim ilk yapı deneyimimdi ve çok önemliydi, sonrasında inşa edilmiş olması da beni çok heyecanlandırmıştı ve karar eşiğine gelmiştim. Tasarladığımız mekanın nasıl deneyimlendiği ile ilgili fikir sahibi olunca daha da fazla heyecan duymaya başladım. Tasarımlarımın uygulanmasına yönelik farklı bir motivasyonum oluştu. Bir yarışmada ödül kazanmaktan çok daha fazlasını hissettim. İç mimarlık ile ilgili keşif yapma motivasyonum da bu aşamada gelişti. Tasarlanan binaların sistem detaylarına kadar, iç mimari malzeme kararları ile ilgili araştırmaların yapıldığı ve uygulama projelerinin aynı beş kişiden oluşan ekiple üretilmesini deneyerek her aşamayı birlikte deneyimlediğimiz farklı bir proje üretim süreci tasarladık. Bünyamin Derman’ın ofisinden ayrıldıktan sonra bir spa alanının tasarımı ve uygulamasıyla ilgili teklif istendi. Nazar Sigaher ile birlikte tasarım aşamasından detayların uygulanmasına kadar birlikte yürüttük bu projeyi. Tasarladığınız mekanın her detayının yerine getirilip sizin kontrolünüzde var olma meselesi biraz daha ilgimi çekmeye başladı. İşlerin devamlılığı ve benim bu yöndeki motivasyonumun artmasıyla beraber iç mimarlığa yöneldim. Benim için mimarlık ve iç mimarlık birbirinden bağımsız düşünülecek alanlar değildi artık. İç mekan tasarımlarımda konu fark etmeksizin özellikle doğal malzeme kullanmaya yönelik bir dil kurmaya çalışıyorum. Ahşabı tasarımın bir yerinde mutlaka bir şekilde kullanmaya çalışıyorum örneğin.

Güzin Öztok: Bir yandan ürün tasarımı yaptığınızı da öğrendim.

Dicle Hökenek: Mimarlıktan iç mimarlığa doğru giden süreçte ister istemez ürün tasarımıyla da ilgilenmeye başladım; ancak ürün tasarımı, incelikleri olan bir konu ve özellikle kendi başıma tasarladığım ürünlerle ilgili biraz daha mesafe kat etmem gerektiğini düşünüyorum. Deniyorum ve ürettiriyorum, zaman zaman bu konuda yetkin arkadaşlarımdan yardım alıyorum.

Güzin Öztok: Kendi projeleriniz kapsamında mı ürün tasarlıyorsunuz?

Dicle Hökenek: Evet, şöyle bir şey de var: Türkiye'de iyi bir ürün satın almak istediğinizde genelde bütçeleri çok dengeleyemiyorsunuz, fiyatlar çok yüksek oluyor. Bu durumda mecburen siz tasarlamaya başlıyorsunuz. Ama o da yine ayrı bir profesyonellik gerektiriyor. Söz konusu ürün olunca konuyu inceltip, çok fazla mock-up, çok fazla deneme yapmak gerekiyor. Sadece çizdiğiniz ya da modellediğiniz bir şeyi bilgisayar ortamında gördüğünüz oranlarıyla uygulatamıyorsunuz ya da aynı şeyi uyguladığınızda istediğiniz konforda bir ürün çıkmayabiliyor. O yüzden ürün tasarımcısı arkadaşlarımla çalışıyorum. Grafik tasarımı ile ilgili bir destek gerektiğinde grafik tasarımcısı bir arkadaşımla çalışıyorum. İç mimar arkadaşlarımla çalışıyorum bazen. Şimdilerde Ece Demircioğlu ile birlikte kurucusu olduğu Odduncu markası ile ahşap ürün tasarımlarını atölye ortamında irdeliyor ve denemeler yapıyoruz. Serüvenimiz böyle.

Güzin Öztok: Şimdi nasıl bir model öngörüyorsunuz ofisin kurgusunda, bu şekilde devam mı edeceksiniz?

Dicle Hökenek: İç mimarlık devam edecek; çünkü ofisin kendi devamlılığını sağlayacak bir ortam olarak görüyorum. Maalesef genç mimarlar için büyük ölçüde projelerin müellifi olma yöntemi yarışma kazanmaktan geçiyor. Onun dışında tek başına başarılı olmak ya da bu işi iyi yapabiliyor olmak yetmiyor. İyi bir yapılanma gerekiyor. Büyük inşaat şirketlerinin sizden mimari proje için teklif alması nitelikli kalabalık bir ekibinizin olmasını ve tüm mesaisini onların projesine adapte etmesini bekliyorlar. Yani büyük ölçekli ofislerin verdiği profesyonel hizmeti bekliyorlar aslında. Ama proje bütçeleri, siz “genç” ve onların gözünde “yeterince deneyimli” olmadığınız için, onu karşılayacak nitelikte olmuyor. Hal böyleyken biz genç mimarlar kendi aramızda işbirlikleri yaparak biraz daha mimari projelere dahil olmaya çalışıyoruz, müellif olmaya çalışıyoruz. Büyük mimarlık ofislerine proje bazlı eklemleniyoruz ya da iç mimar olarak müellif olabiliyoruz. Örneğin, Kolektif Mimarlar ile yarışma yoluyla uygulama fırsatı buldukları Lüleburgaz Otobüs Terminali Projesinde birlikte çalıştık. Yapının iç mimari müellifi olarak ekibe dahil oldum. Benim için iç mimarlığı bu nitelikte bir endüstriyel yapıda deneyimlemek de oldukça heyecan vericiydi.

Bu Ayın Bülteninden