Bursa'da yer alan Çarşamba Pazar Alanı ve Yeraltı Otoparkı projesinde Kalebodur'un sekiz ayrı renginden oluşan petek görünümlü Rainbow Plus ürünü tercih edildi. Mevcut dokuyla bütünleşmesi hedeflenen projeyi Piray Mimarlık'tan Ufuk Toktaş ve Oğuzhan Telci anlattılar.
Şehrin en eski pazarlarından biri yaklaşık kırık yıldır kurulduğu sokaklardan kaldırılacak, yakınındaki bir yeşil alanın içine taşınacaktı. Pazarlar bu toprakların insanlarını geçmişten beri buluşturan, karıştıran, kaynaştıran, sadece gıda ve benzeri ihtiyaçların alınıp satıldığı bir mekan olmasının yanı sıra aynı zamanda farklı insanların, farklı kültürlerin, kentli ile köylünün, zengin ile fakirin, işçi ile patronun, çolukla çocuğun yani bir sürü farklı rengin buluşma noktasıydı. Yalnızca çarşamba günleri gerçekleştiği için bu ad ile anılıyordu ama başka günlerde de onun adıyla tarifler yapılıyor kentin röper noktalarından birini oluşturmuşken o kadar güçlü bir marka oluyordu ki, kurulduğu mahallenin adını postacılardan başkası hatırlamaz oluyordu. O mahallede “Bugün günlerden ne?” sorusunun sorulmadığı tek gün pazarın kurulduğu gün oluyordu haliyle. Rengarenk pazarcı şemsiyelerini görüp ona yaklaştığınızda tezgahlardaki renklerinde resmin içersine girmesiyle capcanlı bir görsel ve işitsel şölenin içine düşmüş gibi hissediyordu insanlar. İşte bu renkler söylüyordu kentlilere “burada pazar var”, “burası pazaryeri”…
Pazarlarımız bu zamanın alışveriş merkezlerinin, büyük marketlerin plan düzlemindeki doğrusal dikdörtgenlerinden, bir labirent kutusundan değil sokakların organik şekillerinden, onların düzensizliklerine göre oluşuyordu. Marketlerdeki ürün tezgahlarının adı yazmıyordu bizim pazarlarımızda, nerede, hangi stantta olduğunu karıştırmanızı sağlayarak daha fazla ve gereksiz alışveriş yapmanızı şartlandırmaya yönelik bir kapitalizme de götürmüyordu bizim pazarlarımız. Peynircinin olduğu sokaktan bir tanıdığın evinin olduğu rengarenk başka bir sokağın içine alıyordu.
Şehrin zamanla büyümesi, çocukluğu ve gençliği burada geçmiş insanların Çarşamba Pazarı'ndan alışveriş yapma alışkanlıklarını pek değiştirmemiş, hatta 1990'ların başında yeni planlanmış batı bölgesine yerleşmiş bu semtin insanlarının nostalji duygularını besledikleri bir misyonu da oluşmuştu zamanla… Bunun yanı sıra kişi başına düşen taşıt yoğunluğunun en fazla olduğu bir kentte, pazarcıların kamyon ve kamyonetlerinin park problemleri de göz önüne getirildiğinde otopark ihtiyacının da bu proje ile birlikte bir çözüme kavuşturulması kaçınılmaz oluyordu.
Yeşil alanın ağaçların olmadığı bölümündeki yaklaşık 72.000 m2'lik alanda 400 araçlık kapalı otopark ve 250 adet pazarcının bulunacağı projenin tasarım süreci rengarenk başlığı altında böyle başladı.
Organik sayılabilecek mevcut sokaklardan oluşan pazarın yenisinde de bu formun devam etmesi fikrinin yanında yeraltı otopark kazısının -25.00 m derinliğinde olacağı, bu kazı derinliğinin proje alanının çok yakınında, niteliksiz ve depremsellik açısından eski olan konut yapıları temel kotlarından katlar aşağı inmeye başladıkça uzaklaşması gerektiği fikri yapının daha sonra logosunu ortaya çıkaran bir mimari kesite ulaşmamızı sağlıyordu. Birçok yeraltı otoparkının gün ışığından uzak, havasız, kullanıldıkça kirlilik ve rutubetin arttığı, kullanıcının yön tayininin zorlaştığı ve engelli kullanımının sadece düşey şaftlarla çözümlenebiliyor oluşu malumdur. Tüm bu problemlerden uzak ve kendi çözümünü ve iddiasını ortaya koyan, sadece %3 eğimli rampalardan oluşan alt kotlara inildikçe çevre yapılardan uzaklaşan, aydınlık ve doğal hava sirkülasyonunun kesitle birlikte tasarlandığı ve galeri boşluğunun merkeziyetçiliğiyle yön tayini sorununu kolaylıkla çözen yapının en keskin ana fikri Kalebodur ile birlikte çalıştığımız “Rengarenk” temasıydı.
Pazar yerinin kabuğunun rengarenk olması fikri, kaplamasının ne olması gerektiği sorusunun cevabını bulmakla gerçekleştirilebilecekti. Günümüzde uzay mekiklerinin başlıklarının porselen seramik kaplamalı olduğunu, pişmiş toprağın insanlık tarihindeki en önemli yapı malzemelerinden biri olduğunu anlatmanın işvereni ikna etmek için yeterli olmaması sorununun çözümü ise Barselona şehrine yapılan seyahatte Gaudi'nin eserlerinin yanında tarihi Santa Cruz hal binasının yeni tasarımına şahitlik etmeleriyle gerçekleşiyordu.
Sonrası ise hem düşeyde hem de yatayda dairesel formda devam eden çatı kabuğunun kaplamasının rengarenk olması, ısı, ses ve su yalıtımına imkan veren fikirlerinin tamamını altıgen (futbol topu yüzeyi) porselen seramikte karar verilmesi Kalebodur firmasının sadece bu projeye özel yeni bir yatırım külfetine katlanmasıyla gerçekleşmiştir. Renkleri seçmek ise en eğlenceli bölümüydü tasarım ve uygulama sürecinin. İlk olarak 28 renk tonu seçmiş olmamız ve bu renk çalışmalarını Kalebodur'un yapmış olması işvereni bu kadar çok renk olması konusunda ikna etmeye yetemedi. Tekrar bir seyahat için de sanırım vaktimiz yoktu… Yine de bu günlerde bu pazarda alışveriş yapma keyfini yaşıyor olmaktan çok mutluyuz… Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi…