Kreatif Mimarlık’ın tasarladığı Piri Reis Üniversitesi Kampüsü, 60 bin metrekarelik bir alana yayılan 8 bloktan oluşuyor. İstanbul Tuzla’daki denizcilik üzerine yükseköğretim ve uygulamalı eğitim veren üniversite, en güncel sürdürülebilirlik ilkelerine göre tasarlanarak BREEAM’ın “very good” sertifikasını almaya hak kazandı.
Kalebodur’un Kalesinterflex ürünü kampüsün ıslak hacimlerinin zemin ve duvarlarında kapsamlı bir şekilde kullanıldı. Kampüsün yemekhane ana mutfağında Kalebodur 10x10 cm duvar seramikleri tercih edilirken teknik alanlarda 20x20 cm duvar seramikleri kullanıldı. Piri Reis Üniversitesi Projesinde yer alan kapalı yüzme havuzunun çevre zemini ile soyunma ve duş alanlarının zemin kaplaması olarak Kalebodur 5x5 cm kaymaz seramikler, duvar kaplaması olaraksa 5x5 cm duvar seramikleri uygulandı.
Yoğun bir işlev programına sahip olan proje, sekiz parçalı yapı bloğunun arazi üzerine kademeli olarak yerleştirilmesinden oluşuyor. Burada, bloklar arasında açık kamusal mekan yaratmanın yanı sıra öğrencilerin ve akademisyenlerin gün içinde bir araya geleceği bir buluşma noktası oluşturmak amaçlanmış. Kampüs siluetinin genel algılanışını hafifletmek için, arazinin eğimli yapısından ve parçalı bloklardan yararlanılıyor. Arazinin kuzey-güney yönünde uzanan açık yürüyüş hattı, altı bloğu birbirine bağlayacak bir omurga şeklinde tasarlanmış. Bu omurga, kampüsün ana sirkülasyon koridoru olarak işlev görüyor ve kampüs içinde kullanıcıya kesintisiz bir deniz manzarası sunuyor.
Kütlelerin mimari dili geliştirilirken, deniz ile ilgilenen kişilerin kullandığı, “muntazam, düzgün, tertipli, emniyetli, olması gerektiği gibi” anlamına gelen “Neta” terimi, bir kavram olarak tasarım konseptine de yansıtılmış. Gemi ve tersanelerin mekan anlayışı ve işletme prensipleri süsten, kaplamadan uzak, her şeyin “olması gerektiği” gibi yaratılıp işlemesi üzerine kurulu olduğu için, bu kavram brüt malzemelerin kullanılmasına ve genel görünümün işlevsel sadeliğine uygun bir çerçeve kuruyor.
Doğal sahil bandını kesmemek için yapı blokları güney bölgede geniş bir yeşil alan bırakacak şekilde arazinin kuzey sınırına yakın yerleştirilmiş. Bu kıyı bölgesinde, komşu yerleşim bölgesiyle bağlantısı olan bir yaya yolu ve öğrencilere kıyı eğitimlerinin verileceği bir iskele yer alıyor. Denize paralel olarak yerleştirilen bloklarda eğitimler, idari birim ve sosyal etkinlikler için ayrılırken denize dik olarak yerleştirilen bloklarda eğitim havuzu, bilgisayar laboratuvarları ve derslikler bulunuyor.
En güzel deniz manzarasına sahip olan sosyal bloğun üst katı kütüphane için ayrılıyor. Bu bloğun orta katı küçük yiyecek ve içecek dükkanları, ATM’ler ve orta büyüklükte bir kahve dükkanı içeren bir geçit olarak tasarlanmış. Zemin kat ise öğlen yemeklerinin yenebileceği bir kantin görevi görüyor. Kuzeyden güneye uzanan ana omurgada nişleri, terasları ve kot farklılıkları olan küçük alanlar yaratılarak anıtsal ve katı bir aks oluşturulmaktan özellikle kaçınılmış. Blokların arazide denize paralel kullanımı ile hakim rüzgar da ehlileştirilerek, sert lodos ve poyrazdan korunmuş iç bahçeler yaratmak mümkün kılınıyor. Bu yerleşim ile ayrıca gün ışığından da verimli bir şekilde yararlanılıyor. Gün ışığına ihtiyaç duymayan mekanlar toprak altında konumlandırılırken bu mekanların teras çatıları bloklar arasındaki meydanları oluşturuyor. Topoğrafyanın bu şekilde kullanılması arazi çevresindeki bisiklet ve araç yollarından bu kütlelere bağımsız girişlerle ulaşılabilmesini de mümkün kılıyor.
Deniz taşıtlarında en temel varoluş prensiplerinden biri “Sürdürülebilir yaşam ve enerji tasarrufu” olduğu için “yeşil kampüs” tanımı işveren ve mimari ekip tarafından en baştan benimsenmiş. Kampüs elektrik ihtiyacının %45’ini kendi sağlıyor ve elektrik üretimi sırasında açığa çıkan enerji de binaların soğutması ve ısıtmasında kullanılıyor. Tüm kampüsün kullanım suyu deniz suyunun tatlı suya çevrilmesi ile elde ediliyor. Yağmur suyu ve gri sular ise tuvalet sifonlarında ve peyzaj sulamasında kullanılarak ek tasarruf sağlanıyor. Güneşin ultraviyole ışınlarının emilmesi ve iç mekandaki mekanik soğutma yüklerinin düşürülmesi amacıyla içinde cıva olmayan, %100 geri dönüşümlü perfore korten saç levhalar kullanılmış. Sürdürülebilirliğe ilişkin alınan tüm bu ve diğer önlemler, Piri Reis Üniversitesi’nin Türkiye’nin ilk yeşil kampüsü olmasını sağlıyor.
- Proje adı: Piri Reis Üniversitesi Ana Kampüs
- Proje yeri: Tuzla – İstanbul
- İşveren: Piri Reis Üniversitesi
- Proje: 2008 – 2010
- İnşaat: 2011 – 2014
- İnşaat Alanı: 60.000 m²
- Mimari Tasarım: Kreatif Mimarlık
- Statik: YBT Yapısal Tasarım – Yusuf Tımbır
- Mekanik: GN Proje – Gürkan Görgün
- Elektrik: HB Teknik – Hüseyin Gülsoy
- Altyapı: Proses Mühendislik – Fazıl Üç
- Peyzaj: AN Peyzaj Tasarım – Arzu Nuhoğlu
- Yeşil Bina Danışmanı: TURKECO – Duygu Erten
- Yangın Danışmanı: Etik Mühendislik – Abdurahman Kılıç
- Akustik Danışmanı: Duyal Karagözoğlu
- Çok Amaçlı Salon Akustik Danışmanı: Türker Talayman
- Aydınlatma Danışmanı: ZKLD – Zeki Kadirbeyoğlu
- Tasarım Ekibi: Aydan Volkan, Selim Cengiç, Onur Arat, Ayşegül Kapısız, Nihat Kalfazade, Ufuk Berberoğlu, Erhan Ilıcalı
- Proje Yönetim: Alev Akın, Aydan Volkan, Gül Erkmen, Erbuğ Bengüler, Hasan Basri Tuğrul, Erhan Ilıcalı, Korkmaz Akgül, Hakan 20. Koyuncu, Orhan Polat,Gamze İyigün
- Yüklenici: Sera Yapı
- Fotoğraflar: Ömer Kanıpak, Orhan Kolukısa (Yerçekim Mimari Fotoğraf) & Cemal Emden (Koleksiyon Mimarlık Arşivi)