Mackintosh, 1896'da hızla genişleyen sanat okulu için yeni bir bina tasarlama projesi verildiğinde Honeyman ve Keppie'de küçük bir ressam olarak çalışıyordu. O zamanlar (ve hala) okul, Avrupa'nın önde gelen sanat akademilerinden biri olarak kabul ediliyordu; Glasgow'un yaratıcı sanatlar için bir merkez olarak ortaya çıkışına önemli katkı sağlayan bir kurumdu.

İskoç baron mimarisi, orta çağ mimarisi, Japonizme, minimalism gibi mimarın kariyerinin ileriki dönemlerini tanımlayacak etkilerin yanı sıra Norman Shaw ve CFA Voysey gibi çağdaş mimarların etkileri de Glasgow Sanat Okulu’nun biçim ve detaylarında tespit edilebiliyor.


Bina bir sanat okuluna ev sahipliği yaptığı için projenin temel gereksinimlerinden biri iç mekanların aydınlatma tasarımıydı. Bu doğrultuda, yapının içine giren doğal ışığı azami düzeye çıkarmak için, hem cephe hem de çatıda olabildiğince fazla açıklık oluşturulmuştur. Stüdyolar en üst katta yer alırken, fazla aydınlatma gereksinimi olmayan alanlar alt katlarda düzenlenmiş.

Taşıyıcı duvarlar taş ve tuğladır. Binanın içinde, özellikle kütüphanede ahşap kullanımı baskındır.Yapı 2014 ve 2018 yıllarında çıkan yangınlar sonucunda yapıdan geriye aşırı zarar görmüş bir dış kabuk kalmıştır. 2018 yılından beri enkaz kaldırma ve mevcut iskeleti stabil hale getirme çalışmaları sürmektedir.

