İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin Kalebodur desteği ile Salt Galata’da düzenlediği “Mimarlık Ve…” buluşmalarının altıncısı “Mimarlık ve Teknoloji” başlığı altında gerçekleşti. Şebnem Yalınay Çinici’inin moderatörlüğündeki panelde Kaan Atalay, Uğur Tanyeli, Nilüfer Kozikoğlu ve Elif Erdine mimari üretim ve teknoloji bağlamındaki görüşlerini paylaştılar. Mimarlık ve teknoloji arasındaki ilişkiyi Eski Yunan’daki tarihsel kökeni bağlamında yorumlayan Kaan Atalay, mimarlığın kendisini bir teknoloji olarak değerlendirmenin ve öncelikle mimarlığın neyi hangi araçlarla yaptığını anlamak gerektiğinin altını çizdi. “Mimarlığı tam ve eksizsiz kılmak, ancak kolektif bir faaliyet olarak icra edilebilmesiyle mümkün.” diyen Atalay, kamusal alanı meydana çıkarak herkesin kendini ve içinde bulunduğu toplumsal koşulları sorgulamasının önemi de vurguladı.
Uğur Tanyeli ise 18. yüzyılda teknoloji kavramının nasıl inşa edildiğini sorgulayan bir yaklaşım sundu. Mimarlık ve teknoloji ilişkisini konuşmak için öncelikle teknoloji kavramını nasıl kurduğumuzun, zihnimizde hangi süreçlerle inşa ettiğimizin bugün hala bizi tanımladığını söyleyen Tanyeli, Antik Yunan’da her türlü yapma bilgisinin karşılığı olarak kullanılan “techne” ile teknolojinin aynı şeyi karşılamadıklarını vurguladı. Mimarlığın doğrudan doğruya teknolojik ve rasyonel bir süreç olduğu fikriyle bir tür deterministik görüş izlendiğini ve böylece “teknik doğruluk ve teknik çelişkisizlik” kavramları etrafında modern mitolojiler ürettiğimizi belirtti.
Nilüfer Kozikoğlu mimarlık pratiğinde teknolojiyle kurmaya çalıştığı ilişkiyi projeleri üzerinden değerlendirdi. Urban Atölye’nin IV. Antalya Mimarlık Bienali kapsamında gerçekleştirdiği alve0sis: Animat projesini bu bağlamda aktardı. Elif Erdine de “Architectural Association School of Architecture”da yürüttükleri yüksek eğitim programlarında bu ilişkiyi hangi araçlarla kurduklarını anlattı.