Söyleşiyi buradan izleyebilirsiniz.
[…]
“Beni orada [Bodrum’da] en çok zorlayan yapı The Marmara Oteli oldu. Orada bir ateş feneri var, her yerden görünüyor, soyunmuşsun, kendini örtemiyorsun sanki, nereden bakarsan bak gözüküyor… ‘Bu da benim Bodrum’da yapacağım son büyük ölçek yapı olsun’ dedim ve dolaşmaya başladım otelin arazisinde. Beni en çok etkileyen sessizlik oldu. Yavaş yavaş arazinin içinde yürümeye başladım. Yamaçlara yaklaşınca, yokuş başını tırmanmaya çalışan araçların motor seslerini yakalamaya başladığını fark ettim. Yatırımcılara hesap vermen gerekiyor ama bu noktada bireyselliğim önce çıktı, ‘bu sessizliği nasıl koruyabilirim?’ diye düşünmeye başladım. Bir duvar yapmaya karar verdim. Duvar hem biraz yapının çıplaklığını hem de gürültüyü örter, fakat duvarın öbür tarafına geçtiğinde bir sürprizle karşılaşmalısın: Ege’nin mavisi…”