
Kağıt üzerinde kalıp inşa edilmemiş bir proje olan Kristal Kule (Friedrichstrasse Gökdelen Projesi), mimarın 1920'lerin başındaki endüstriyel malzeme olanaklarını ve sonraları "architecture of skin and bones" (deri ve kemik mimari) olarak isimlendireceği anlayışı bir araya getirdiği, ileri görüşlü bir projedir.
Projenin önerdiği, tüm yükün çelik strüktür tarafından taşınması sonucu duvar yerine tamamen cam yüzeyler ile kaplı çok katlı bina üretme fikri, bugün sıradan olmakla birlikte 1921 yılında henüz denenmemiş bir öngörüydü.


Mies'in adını plan şemasından alan Kristal Kule’si ve bir yıl sonra 1922’de tasarladığı, dalgalı cephesi ile meşhur gökdelen projesi, endüstriyel inşaat olanakları için yaratıcı fikirler ortaya koyan, uygulanmamış olsa da görselleri ilerleyen yıllarda çokça yayında paylaşılıp etkili olmuş projelerdir.
Mies'in 1920’lerde kurduğu bu hayal ancak Amerika’ya göç ettikten sonra, 1950’lerde Seagram Binası gibi çalışmaları ile gerçekleşecektir.
