Projede tüm taşıyıcı duvarların inşası için kazılardan elde edilen killi toprak kullanılmış. 90 m²’lik iki villa kısa süreli eğlence amaçlı kiralamalar için işlevlendirilmiş.
Mimar, sofistike bir şekilde düşünülmüş ve aynı zamanda tasarımları son derece minimalist ve basit olacak, biyofilik iç mekanlara sahip sürdürülebilir mekanlar tasarlamayı amaçlamış. Tasarımda gereksiz ekstra bir öğe kullanmıyor ancak eksik olan da hiçbir şey yok.
Villaların ince ve keskin hatlar sunan mimarisi, yemyeşil tropik bitki örtüsünün aksine, bilinçli olarak tasarlanmış, ancak seçilen malzeme ve renkler, çevre ile mükemmel bir şekilde örtüşüyor. Her iki villada da mimari olarak, malzeme, kat planı düzeni veya ana noktalara doğru yönlendirme kararları aynı. Ancak iç mekanlarda, özellikle kısmen dış cepheye de yansıyan renk konseptlerinde farklılık görünüyor. “Genius loci”ye dayanan mimari tasarım anlayışı, bina arsasını Pasifik Okyanusu’nun sonsuz manzarasına ve arazinin morfolojisine doğru yönlendiriyor. İç mekanların renk konsepti, villaların inşa edilmeden önce konumlarında algılanan enerjilere cevap veriyor. Villaların arasında sadece 12 metre olmasına rağmen ikisi de iç mekan tasarımlarıyla farklılaşıyor.
Jaspis Villa (jaspis = jasper, parlak villa) yin enerjisinin bir yansıması. Sadece görsel olarak değil, titreşimleriyle de okyanusa ve gökyüzüne bağlı. Kum tonlarında bir renk konsepti ile bu ara bağlantıya cevap veriyor.
Nefrit Villa (nefrit = yeşim taşı, karanlık villa) yang enerjisinin bir yansıması. Nefrit villasında zemin ve ormanla olan bağ hissediliyor. Burada da seçilen renk konsepti bu enerjilere bir tepki olarak beton zeminin kırmızı-terracotta rengi yerel toprağın gölgesini evin içine alıyor.
İlk varışta, her iki villa da çok göze çarpmıyor ve mütevazı görünüyor. Yanları yeni ekilmiş tropik bitkilerle kaplı. Ancak villaları geçer geçmez, yükselen teraslara doğru birkaç adım attıktan sonra okyanus manzarası açılıyor ve kullanıcıyı bitişik teraslar ve sonsuzluk havuzu ile ana yatak odasının cömert alanı karşılıyor.
Sıkıştırılmış toprak duvarların ve betonun ham görsel malzemeleri, beton yekpare bir tavan döşemesini destekleyen taşıyıcı çelik H-kirişlerle uygulanmış. Evin taşıyıcıları ve döşemeleri çerçeveleyen kirişleri, bir çift çelik “U” profille kaplanan çatının yalnızca üst yüzünde görülebiliyor.
Sonsuz okyanus manzarasına yönelen tüm cepheler çerçevesiz camdan tasarlanmış. Cam cephelerin kayar ve masif kısımlarının profilleri beton tavan döşemesindeki oluklara gömülmüş. Bu şekilde iç aydınlatma çıtaları ve cibinlik bağlantı çıtası ile yatak etrafındaki perdelerin montajı da uygulanmış.
Beton zemin döşemesi kaymaz çimento şap ile kaplanmış. Özel olarak tasarlanmış beton masif mobilyalar da dahil olmak üzere geri kalan iç duvarlar da çimento şapa oturuyor, ancak buradaki detay pürüzsüz ve mat yüzeyle bitirilmiş.
Kosta Rika iklimi ve yüksek nem göz önünde bulundurarak projede kullanılacak malzemeler olabildiğince dayanıklı seçilmiş. Kil “sıkıştırılmış toprak” duvarları yapabilmek için Terra Compacta şirketinin sahibi olan Brezilya’dan deneyimli bir uzmanı davet edilmiş.
Minimalist mimari, duş ve tuvalet bölümündeki geniş formatlı sürgülü panel dışında kapı bulunmayan iç mekanlara da yansımış. Ayrıca büyük aynası ile askı duvar görevini de yerine getiriyor. İç mekanların donanımı çoğunlukla özel yapım: Mutfak masası, lavabo, raflar, soliter komodinler veya tezgah betondan yapılmış.
Mobilyalar, aydınlatma armatürleri, aksesuarlar ve sanat eserleri, çoğu zaman doğrudan tüm kıtalardaki tasarımcılardan orjinal olarak, özenle seçilmiş.
Proje Yeri: Kosta Rika, Uvita
Proje Ofisi: Studio Formafatal
İşveren: Dagmar Štěpánová, Karel Vančura
Fotoğraf: BoysPlayNice