Makhno Studio tarafından tasarlanan ve bölümün ilk projesi olan Poroda House, Kiev’de yer alıyor. Yapı tasarlanırken bir sarayın sofistikeliğini, bir kalenin güvenilirliğini ve bir evin konforunu birleştirmek amaçlanmış. İç mekanda özellikle porselen taş zemin dikkat çekerken tercih edilen bej renklerle bu etki desteklenmiş.
ET.co tarafından tasarlanan ve Meksika’da yer alan VA House ise bölümün ikinci projesi. Eğimli arazide konumlanan bu yapıda; ortaya çıkan bir dizi sorun, açık ve basit bir dille, geometrik formlarla çözülmüş. Evde ortaya çıkan inşaat ve lojistik zorluklarının sonucunda, özel makinelerin kullanılması imkânsız hale gelmiş ve parça parça yerleştirilen malzemelerin taşınmasına kadar her şey elle yürütülmüş.
Bölümün üçüncü projesi ATO House, IR arquitectura tarafından tasarlanmış ve Arjantin’de yer alıyor. Konutun tasarımında doğa ile etkileşim yaratmak hedeflenmiş. Zemin seviyesindeki ilk katman, arazinin değişimlerini korumak için mümkün olan maksimum oranda serbest bırakılmış. Bu sayede bitki örtüsü ve havuzla bağlantılı yarı kapalı alanlar sunulmuş.
Dördüncü proje ise theCATwork tarafından tasarlanmış. Tuzla’da yer alan A 602 evi, 90'lı yıllarda küçük bir aile için üretilen yaklaşık 100 adet müstakil konut binasının bulunduğu bir komplekste yer alıyor. İç ve dış mekanlar arasındaki sınırlar saydamlaşırken, doğal ışık sorunu da doğrusal çatı pencereleriyle çözülmüş.
Son proje olan Tiny Home on the Water, Crossboundaries tarafından tasarlanmış ve Berlin’de yer alıyor. Pandemi sonrası dünyada kendine yetebilen alanların öneminin artması fikrine göre tasarlanan yapı için otobüsü andıran bir cephe tasarlanmış. Renkli ve ferah dokunuşlarla mekan dinamik hale getirilmiş.