Bölümün ilk projesi, Populous ve Oualalou + Choi tarafından tasarlanan Grande Hassan II Stadyumu. Fas’ın Kazablanka şehrine yer alan stadyum, 2030 Dünya Kupası için inşa edilecek ve 115.000 kişilik kapasitesiyle dünyanın en büyük stadyumu olacak. Yerden 28 metre yüksekte konumlanan devasa çatısı, stadyumun ana figürü olarak dikkat çekiyor. Çatı tasarımında, Fas kültüründeki çadırlardan esinlenilmiş. Zemindeki stadı çevreleyen botanik bahçeler ise yapının, doğa ve tarihle bağlantısını ortaya koyuyor.
Multiplicity tarafından tasarlanan ve Melbourne’da yer alan Music Box House, bölümün ikinci projesi. Konut, ileri yaşlarına gelmiş bir müzisyen için tasarlanmış. Projedeki en büyük amaç, samimiyeti korumak olmuş. Evin en dikkat çeken noktası ise salonları birbirine bağlayan üstü açık avlu olmuş.
Üçüncü proje olan Cavern House, Super Assembly tarafından tasarlanmış ve Singapur’da yer alıyor. Konutun hem isminde hem de tasarımında mağaralardan esinlenilmiş. Bu doğrultuda girişteki cephede cam kullanılmamış ve evin derinine ilerledikçe koridorlar aracılığıyla bütün alanlar birbirine bağlanmış.
Paulo Martins tarafından tasarlanan Park House ise bölümün dördüncü projesi. Okyanus kenarında küçük bir kasaba olan Aveiro’da yer alan konutun ön cephesinde kırmızı renk tercih edilmiş. Yapının eski halindeki ahşap cepheler ise ahşap ve taş sentezlenerek modernize edilmiş. 4 katlı evin çatı katında bulunan terastan, kasabaya panaromik görüş sağlanmış.
Bölümün son projesi olan Courtyard by Marriott ise Studio Shoo tarafından tasarlanmış ve başkent Ermenistan’da yer alıyor. Şehrin merkezinde yer alan otelde Studio Shoo; terası, restoranı ve lobiyi tasarlamış. Tasarımda amaç, hızla gelişen başkentin tarihi dokusuna bağlı kalırken, mekanı çağdaş hale getirmekmiş. Yapıda bir başka dikkat çeken detay ise Ermenistan arazilerinden özenle seçilen ve otelin her alanında kullanılan çiçekler olmuş.